Tazminat davaları, kişilik haklarının ihlali, sözleşmeye aykırılık veya haksız fiil gibi nedenlerle doğan maddi ve manevi zararların giderilmesi amacıyla açılmaktadır. Türk Borçlar Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve ilgili özel kanun hükümleri uyarınca tazminat davası açılabilmesi için belirli koşulların mevcut olması gerekir.

1. Hukuka Aykırı Fiil veya Eylem
Tazminat sorumluluğu doğabilmesi için öncelikle hukuka aykırı bir fiil ya da eylem bulunmalıdır. Bu;
Trafik kazası,

İş kazası,

Hakaret, iftira veya kişilik haklarının ihlali,

Sözleşmenin haksız yere feshi,
gibi durumlar olabilir.

2. Zarar Unsuru
Davacı tarafın, fiil sonucunda maddi veya manevi zarar görmüş olması gerekir. Zarar; malvarlığında azalma, iş gücü kaybı ya da kişinin ruhsal bütünlüğünün bozulması şeklinde ortaya çıkabilir.

3. Kusur
Tazminat davalarında önemli unsurlardan biri de kusurdur. Davalı tarafın kusurlu davranışı ile zarar arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Ancak bazı durumlarda (ör. tehlike sorumluluğu, iş kazaları) kusur aranmaksızın da tazminat sorumluluğu doğabilir.

4. İlliyet Bağı
Zarar ile hukuka aykırı fiil arasında uygun nedensellik bağı bulunmalıdır. Başka bir ifadeyle, davalının eylemi gerçekleşmeseydi zarar meydana gelir miydi sorusu bu noktada önem taşır.

5. Yetkili ve Görevli Mahkeme
Tazminat davalarında görevli mahkeme, uyuşmazlığın niteliğine göre değişir:
Trafik kazalarına ilişkin tazminat davaları → Asliye Hukuk Mahkemesi

İş kazalarına bağlı tazminat davaları → İş Mahkemesi

Kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat → Asliye Hukuk Mahkemesi

Yetkili mahkeme ise genellikle davalının yerleşim yeri veya zararın meydana geldiği yer mahkemesidir.

6. Zamanaşımı Süresi
Tazminat talepleri belirli zamanaşımı sürelerine tabidir. Genel kural olarak, haksız fiillerden doğan tazminat talepleri 2 yıl ve her hâlükârda 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar. Özel kanunlarda (örneğin İş Kanunu, Trafik Kanunu) farklı süreler öngörülmüş olabilir.
Tazminat davası açılabilmesi için hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı unsurlarının bir arada bulunması gerekir. Ayrıca davanın yetkili ve görevli mahkemede, kanuni zamanaşımı süresi içerisinde açılması zorunludur. Bu tür davalar teknik ayrıntılar içerdiğinden, hak kaybı yaşamamak için alanında uzman bir hukukçu tarafından değerlendirilmesi büyük önem taşır.